Sanayi Devrimi James Watt’ın buhar gücünü makinelerde
kullanmaya başlaması sonucu 18. yüzyılın sonlarında İngiltere’de başlamıştır.
Fransız Devriminden hemen sonra başlayan bu devrim en az
Fransız Devrimi kadar önemlidir ve dünya tarihinde son derece önemli
gelişmelere sebep olmuştur. 16. yüzyılda Avrupa’da etkili olan Rönesans
hareketlerinin bilimsel ve teknik alandaki gelişmeleri hızlandırması Sanayi
Devriminin en büyük sebeplerindendir.
Buhar gücünün makinelerde kullanılmaya başlanması üretimde
yeni bir dönemi başlatmıştı. Daha önce insan gücüne dayalı üretim artık yerini
makine gücüne bırakıyordu ve bu da fabrikasyon üretime geçilmesini sağladı. İlk
olarak açılan tekstil fabrikası ve peş peşe farklı alanlarda açılan fabrikalar
bol üretimi beraberinde getirdi. Tabi bu arada sadece İngiltere değil diğer Avrupa
ülkelerinde de fabrikalaşma başlamıştı.
Sanayi devrimi şöyle bir silsileyi ortaya çıkardı:
Fabrikalaşma-bol, ucuz, kaliteli üretim- ham madde ve pazar arayışı-
sömürgecilik…
Sanayileşen ülkeler ihtiyaç ürünlerini seri üretim sayesinde
bolca üretmeye başladı. Bu üretilen ürünler bol olduğu için ucuz ve aynı
zamanda kaliteliydi. Ancak bu seri üretim ham madde ve pazar arayışını beraberinde getirdi. Elbette bu
durum dünyada sömürgecilik faaliyetlerini ciddi oranda arttırmıştı.
20. yüzyılın başlarında meydana gelen I. Dünya savaşının en
büyük sebeplerinden biri olan sömürgecilik yarışı, işte Sanayi Devriminin
sonucudur. Nitekim 20. yüzyılın başlarında dünyanın %85’i Avrupa devletlerinin
birer sömürgesi durumuna gelmişti.
Sanayi Devrimi ile ekonominin temeli artık tarım değildi.
Sanayileşme ile birlikte insanlar topraklarını bırakıp şehirlere göç etmeye
başlamış, bu da iç göçü ve şehirlerin nüfusunu arttırmıştı. Ayrıca işçi sınıfı
doğmuş, sosyalizm, liberalizm, kapitalizm gibi kavramlar ortaya çıkmıştı.
Peki Avrupa’da bu gelişmeler yaşanırken sanayileşemeyen
ülkelerde durum nasıldı? Az önce de belirttiğimiz gibi dünya hızla Avrupa’nın
sömürgesi altına girmekteydi. Sanayi devriminin sonuçlarından en olumsuz
etkilenen devletlerden biri de Osmanlı Devleti’ydi. Zira Avrupa’dan Osmanlı
ülkesine bol miktarda ucuz ve kaliteli ürün girmekte, bu da yerli üretimi durma
noktasına getirmekteydi. Osmanlı dokuma tezgahları kapanmıştı. Bu duruma önlem alınamayınca Osmanlı Devleti’nin
bu Avrupa devletlerine verdiği kapitülasyon denilen ticari ayrıcalıkların da
etkisiyle Osmanlı toprakları ideal bir ham madde ve pazar alanı olmuş ve ne
yazık ki Osmanlı Devleti Avrupa Devletlerinin açık pazarı haline gelmiştir.