19 Ağustos 2017 Cumartesi

Orhan Gazi Dönemindeki Gelişmeler

Orhan Gazi, Osman Gazi’den sonra 1326 yılında devletin başına geçerek, uzun yıllar kuşatma altında tutulan Bursa’yı fethederek başkent yapmıştır. Bursa, ipek ticareti açısından çok önemli bir merkezdi ve bu önemli ticaret merkezinin Osmanlı topraklarına katılmış olması Osmanlı ekonomisinin gelişmesine büyük katkıda bulunmuştur.
Orhan Gazi, Bursa’dan sonra İznik’e yöneldi. İznik’i de Osmanlı Devleti’ne kaptırmak istemeyen Bizans, Osmanlı Devleti ile Maltepe’de karşı karşıya geldi. Palekanon adı verilen bu savaşta Osmanlılar Bizans’ı ağır bir yenilgiye uğratarak İznik’i de almıştır. İznik, Hristiyanlar’ın kutsal merkezi olduğu için Bizans için büyük bir kayıp, Osmanlılar için çok önemli bir fetihti. Nitekim Orhan Gazi burada ilk Osmanlı medresesini açtı.
Orhan Gazi fetihlerine devam ederek 1337’de İzmit’i almış, böylece Kocaeli yarımadasının fethi tamamlanarak Karadeniz ve Marmara kıyılarına ulaşılmıştır.
Orhan Gazi bu dönemde sadece Bizans’la mücadele etmemiştir. Balıkesir ve Çanakkale bölgesine hakim olan Karesioğulları ile mücadele ederek bu beyliği topraklarına katmıştır. Karesioğulları’nın sahip olduğu güçlü donanma da Osmanlı Devleti’nin olmuştur. Yani Karesioğulları Beyliği Osmanlı topraklarına katılan ilk Anadolu Türk birliği olmuş, böylece Osmanlı Devleti de ilk kez donanma sahibi olmuştur. Bu donanma Osmanlı Devleti’nin Rumeli’ye geçmesini sağlamıştır.
Ancak Osmanlıların Rumeli’ye geçişi tam anlamıyla bir savaşla olmamıştır. Şöyle ki; Bizans’taki taht kavgasının taraflarından biri olan Kantakuzen, bu kavgadan galip çıkabilmek için Orhan Gazi’den yardım ister. Orhan Gazi Kantakuzen’in imparator olması için yaptığı yardım karşılığında 1353’te Çimpe Kalesi’ni almış, böylece Osmanlı Devleti’nin Rumeli’deki ilk toprağı Çimpe Kalesi olmuştur.
Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa, Gelibolu yarımadasının tamamını almıştır. Çimpe Kalesi Osmanlı Devleti’nin bir askeri üssü olmuş ve Rumeli fetihlerinde etkili bir şekilde kullanılmıştır.
Orhan Gazi, kimi tarihçilere göre Osmanlıların gerçek anlamda devlet olduğu bir dönemdir. Zira tanımlamaya göre Osmanlılar Osman Gazi döneminde aşiretten beyliğe, Orhan Gazi döneminde ise beylikten devlet aşamasına geçmişlerdir. Bunun nedeni Orhan Gazi’nin devlet teşkilatlanmasında yaptığı önemli çalışmalardır. Orhan Gazi döneminde;
-Divan örgütü kurulmuş ve devlet işleri burada görüşülüp karara bağlanmaya başlamıştır
-İlk vezirlik makamı kuruldu
-İlk düzenli ordu kuruldu. Bu ordu yaya birlikleri ve müsellem denilen atlı birliklerden oluşmaktaydı
-İlk Osmanlı akçesi yani gümüş para basıldı
-Adalet örgütü kuruldu

Orhan Gazi 1326-1362 yılları olmak üzere 36 yıl Osmanlı tahtında kalmış, 1326’da yerine oğlu I. Murat geçmiştir.

Osman Gazi Dönemi Hakkında Kısa Bilgi

Ertuğrul Gazi ‘nin ölümünden sonra beyliğin başına geçen Osman Gazi, diğer Anadolu Türk beylikleriyle mücadele etmek yerine öncelikle Bizans’ı daha da zayıflatarak topraklarını ele geçirme politikası izlemiştir. Bunun için Bizans’taki iç karışıklıklardan faydalanmış, tekfur denilen Bizans valileriyle mücadele ederek Bizans’ın önemli topraklarını beyliğine katmayı başarmıştır. Bu yerler arasında;
Karacahisar
İnegöl
Yarhisar
Yundhisar
Yenişehir
Sayılabilir.
Daha sonra İzmit’e yönelen Osman Gazi, devletin tarihteki ilk gerçek savaşını Bizans ile yapmıştır. İzmit’in tehlikeye girmesi sonucu tekfurların yardımınıa koşan Bizans Osmanlılarla 1302 yılında karşı karşıya gelmiştir. Tarihe Koyunhisar (Bafeon) Savaşı olarak geçen bu savaş ile Bursa çevresi alınmıştır.
Bizans’ın en önemli şehirlerinden biri olan Bursa, Osman Gazi’nin sonraki hedefi olmuştur. Uzun yıllar kuşatma altında tutulan Bursa, Osman Gazi döneminde alınamasa da bu kuşatmayı Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi tamamlayarak Bursa’yı Osmanlı topraklarına katmış ve Bursa, devletin başkent olmuştur.
Osman Gazi döneminde siyasi ve askeri gelişmeler dışında kültürel anlamdaki en önemli gelişme Osmanlılara ait ilk bakır paranın basılmış olmasıdır.

Osman Gazi 1299-1326 yılları olmak üzere 27 yıl tahtta kalmıştır.

Osmanlı Devleti'nin Kısa Sürede Büyüyüp Güçlenmesinin Nedenleri

1243 Kösedağ Savaşı’ndan sonra Türkiye Selçuklu Devleti’nin yıkılış sürecinde Anadolu’daki Türk siyasi birliği bozulmuş ve bu bölgede irili ufaklı pek çok Anadolu beyliği ortaya çıkmıştı. Bunlar arasında Oğuzların Kayı boyundan olan Osmanoğulları Selçuklu sultanı tarafından Ertuğrul Gazi liderliğinde Ankara’nın Karacadağ bölgesine yerleştirilmişti.
Osmanoğulları daha sonra Bilecik yakınlarında yer alan Söğüt ve Domaniç’e yerleşmiş ve gelecekte kurulacak olan büyük bir imparatorluğun temellerini burada atmışlardı.
Karamanoğulları, Candaroğulları, Dulkadiroğulları, Ramazanoğulları, Germiyanoğulları ve niceleri… Bunca Anadolu beyliği arasında nasıl olmuştu da kısa zamanda Osmanoğulları koskoca güçlü bir imparatorluk kurmuştu? Diğer beyliklere kıyasla Osmanoğulları o dönemde daha zayıf ve küçük bir beylikti. Bu da diğer Anadolu beyliklerinin engeliyle karşılaşmadan kısa sürede büyümek için çalışmasını sağlamıştı.
Bunun elbette birden fazla cevabı var. Şimdi bunlara tek tek bakalım;
  1. Coğrafi konum: Osmanoğulları’nın bulunduğu bölge bir devletin gelişebilmesi açısından uygun bir bölgeydi. Zira bu bölge hem ticaret yolları üzerinde hem de verimli araziler üzerinde bir konumdaydı.
  2. Merkezi otoritenin güçlü olması: Osmanlıların en fazla önem verdiği husus merkezi otoritenin sağlamlığıydı. Daha önceki Türk devletlerinde “ülke, hanedanın ortak malıdır” anlayışına dayanan bir veraset sistemi geçerliydi. Ancak bu kural Türk devletlerinin kısa sürede parçalanıp yıkılmasının en önemli sebeplerinden biriydi. Bu tehlikeyi bilen Osmanlılar veraset sisteminde değişiklikler yaparak merkezi otoritenin tamamen ön planda tutulduğu bir anlayışla devletin güçlenmesini sağlamışlardır. Örneğin I. Murat döneminde “ülke padişah ve oğullarınındır” anlayışı getirilmiş, Fatih Sultan Mehmet Han döneminde nizam-ı alem ve devletin bekası için kardeş katli yasal hale getirilmiştir.
  3. Bizans’ın durumu: Bir zamanların en güçlü imparatorluklarından biri olan Bizans imparatorluğu’nun durumu 1200’lü yılların sonlarında oldukça kötüydü. Bizans’taki iç karışıklıklar, taht kavgaları devleti zayıflatmış ve hızla toprak kaybetmeye başlamıştı. Osmanlı Devleti bu durumdan faydalanmayı bildi.
  4. Balkanların durumu: Balkanlar’da o dönemde güçlü merkezi bir devlet yoktu. Sırp krallığı, Bulgar krallığı gibi devletler vardı. Balkanlardaki mezhep savaşları da otorite boşluğunu güçlendirmişti. Bu durum Osmanlı Devleti’nin Rumeli’ye geçerek topraklarını genişletmesini kolaylaştırdı.
  5. Fetih ve İskan siyaseti: Buna adalet ve hoşgörü politikası da diyebiliriz. Osmanlılar yeni fethettikleri yerlerde adalet ve hoşgörülü bir politika izlemiş, bu da bölge halkının devlete karşı durmasına engel olmuştur. Ayrıca fethedilen bölgelerde kalıcılığı sağlamak adına Anadolu’dan alınan Türk ve Müslümanlar, gayrimüslim nüfusun yoğun yaşadığı yeni fetih bölgelerine nakledilirdi.
  6. Cihat anlayışı: Öncelikle diğer Anadolu beylikleriyle mücadele edip onlara üstünlük sağlamaya çalışmak yerine cihat politikası ile Hıristiyan Bizans ve Balkan devletleriyle mücadeleye girişmiştir.
  7. Ahi Teşkilatının desteği: Sadece mesleki anlamda değil aynı zamanda sosyal anlamda da oldukça önemli olan Ahi teşkilatının desteği Osmanoğulları için oldukça faydalı olmuştur. Bu desteğin en önemli sebebi Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Gazi’nin, Ahi Teşkilatı lideri Şeyh Edebalı’nın kızı ile evlenmiş olmasıdır.


Tüm bu sebeplerin yanında Osmanlılar, devleti yönetecek olan kişinin son derece iyi yetişmiş olmasına fazlasıyla önem verirlerdi. Gerek idarecilik anlamında gerekse savaşçılık anlamında henüz çocuk yaşlarda iyi bir eğitimden geçerlerdi. Bu da Osmanlı Devleti’nin güçlü bir devlet olup imparatorluğa yükselmesinde etkilidir.