Nevruz 21 Mart tarihinde baharın gelişini müjdeleyen bir bayram olarak kutlanır. Kelime anlamı "yeni gün" olan Nevruz sadece Türkiye'de değil dünyada pek çok bölgede bahar bayramı olarak kutlanmaktadır. Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan gibi tüm Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde kutlanmasının yanı sıra İran, Afganistan gibi ülkelerde de baharın müjdecisi olarak kutlanan Nevruz Kürt ve Arap dünyası tarafından da coşkuyla kutlanmaktadır. Hatta yukarıda saydığımız Türk Cumhuriyetleri'nde 21 Mart, 1991 yılından itibaren resmi bayram olarak kutlanmaktadır
Türk tarihiyle ilgili en eski en köklü bilgileri Çin kaynaklarından elde ederiz ve bu eski Çin kaynaklarına göre Nevruz milattan yüzlerce yıl öncesinde bile Türk dünyasında kutlanmaktaydı. 21 Mart Nevruz bayramı ve Türkler hakkında tarihsel veriler şöyledir;
-Türkler'in Ergenekon'dan çıkış tarihi 21 Mart'tır. Bu yüzden Türkler 21 Mart'ı kurtuluş günü olarak kabul etmişti
-Türkler'e ait bir takvim olan 12 Hayvanlı Türk Takvimi'nin başlangıcı 21 Mart'tır
-Oğuz Kağan 21 Mart'ın gelişini törenlerle kutlardı
-Hun Türkler'i 21 Mart'ta kırlarda yemekler yer, şölenler düzenlerdi
Nevruz tüm kültürlerde genel olarak ateş yakılması ve üstünden atlanması -ki bazı bölgelerde su üzerinden atlamak da bir gelenek olmuştur- ve çeşitli aktivitelerle kutlanmaktadır.
16 Mart 2017 Perşembe
Türkiye'de En Çok Göç Veren ve Göç Alan Şehirler
Gelişmiş ve büyük şehirlerdeki gelişmiş imkanlar sebebiyle Türkiye'de ülke içi yer değiştirmeler yoğun olarak yaşanıyor. Özellikle geçim sıkıntısı ve iş bulma derdiyle ciddi bir nüfus bu göç dalgasına katılıyor. Bu sayı her yıl yüzbinleri ve hatta milyonları bulabiliyor. Türkiye İstatistik Kurumu yıllık olarak yaşanan göçler hakkında bize bilgi veriyor.
Ülkemiz 81 ilden oluşuyor. Bu 81 il içinden tam 50'si 2015 yılında yoğun bir göç vermiş. Buna karşılık göç alan şehir sayısı ise 30.
2015 yılı göç istatistiklerine göre Türkiye'de en fazla göç veren iller doğu illerimiz. Bunların başında Diyarbakır, Van, Muş, Şırnak, Erzurum, Şanlıurfa ve Mardin geliyor. Ayrıca Adana, Yozgat ve Hatay gibi illerde büyük oranda göç veriyor. En az göç veren il ise Konya.
Peki bu göçler en çok hangi şehirlere yapılıyor? Elbette iş imkanlarının ve sosyal imkanların daha fazla olduğu büyük şehirler bu konuda başı çekiyor.
İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere Kocaeli, Antalya, Bursa, Eskişehir, Tekirdağ ve Sakarya illeri Türkiye'de 2015 yılında en çok göç edilen şehirlerimiz oldu.
9 Mart 2017 Perşembe
Kıyamet Alametleri
Ahir dünya bir gün kıyameti yaşayacak ancak bunun ne zaman olacağını elbette Allahu Teala'dan başkası bilemez. Fakat kıyamet öncesi yeryüzünde insanoğluna kıyameti haber veren bazı işaretler belirecek. Bu işaretlere Kuran-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde rastlamak mümkündür.
Bu işaretler küçük ve büyük alametler olarak sınıflandırılmaktadır. Ancak her ne kadar kıyamet habercisi işaretler olarak belirtilse de burada uzun vadeli bir süreç söz konusudur. Örnek vermek gerekirse; savaşlar ve kaos yüzyıllar öncesinden günümüze insanoğlunun yaşamakta olduğu küçük kıyamet alametlerindendir.
Küçük Kıyamet Alametleri:
-İki İslam ordusu arasındaki savaş
-Cinayetlerin artması
-Yahudi ve Müslümanlar arasındaki savaşlar ( Bu olay Peygamber Efendimiz döneminde yaşanmıştı ve günümüzde de Müslüman Filistin halkı ile Yahudi İsrail halkı arasındaki çatışmalar devam edegelmektedir)
-Zinanın artması
-Dünya kadın nüfus oranının erkek nüfus oranından fazla olması
-Fırat nehrinin sularının çekilmesi ve burada altın çıkması
-Sık depremlerin yaşanması
Bu saydığımız küçük kıyamet alametlerin çoğunluğu insanoğlunun iradesi dahilinde ve onun davranışlarıyla doğrudan ilgilidir. Ancak büyük alametler tamamen insanoğlunun kontrolü dışında gerçekleşecek olan 10 işaretten oluşur.
Büyük Kıyamet Alametleri;
1. Tüm dünyayı yoğun bir duman kaplayacak ve yeryüzünü 40 gün sonunda terk edecek
2. Güneş batıdan doğacak
3. Arap yarımadasında yer çöküntüsü olacak
4. Hicaz bölgesinden büyük bir ateş yükselecek
5. Sağ gözü kör olan bir deccal Müslümanlar arasına fitne sokacak. 40 gün sonunda diğer bir kıyamet alameti olan Hz. İsa'nın yeryüzüne inmesiyle O'nun tarafından öldürülecek.
6. Hz. İsa yeryüzüne inerek önce Deccal'i öldürecek, Hristiyanları İslam'a çağıracak ve ardından ölecek
7. Dabbetü'l -arz denilen hayvansı bir yaratık ortaya çıkaraj Hz. Musa'nın asasıyla mümünlerin yüzünü aydınlatırken Hz. Süleyman'ın mührü ile de günahkarların burnunu kıracak
8. Ye'cüc ve Me'cüc yeryüzüne gelerek insanlar arasında bozgunculuk yapacak
9.Doğuda ve batıda yer çöküntüsü gerçekleşecek
10. İsrafil sura üfleyecek ve İsrafil'in suru üflemesiyle kıyamet kopacak
Bu işaretler küçük ve büyük alametler olarak sınıflandırılmaktadır. Ancak her ne kadar kıyamet habercisi işaretler olarak belirtilse de burada uzun vadeli bir süreç söz konusudur. Örnek vermek gerekirse; savaşlar ve kaos yüzyıllar öncesinden günümüze insanoğlunun yaşamakta olduğu küçük kıyamet alametlerindendir.
Küçük Kıyamet Alametleri:
-İki İslam ordusu arasındaki savaş
-Cinayetlerin artması
-Yahudi ve Müslümanlar arasındaki savaşlar ( Bu olay Peygamber Efendimiz döneminde yaşanmıştı ve günümüzde de Müslüman Filistin halkı ile Yahudi İsrail halkı arasındaki çatışmalar devam edegelmektedir)
-Zinanın artması
-Dünya kadın nüfus oranının erkek nüfus oranından fazla olması
-Fırat nehrinin sularının çekilmesi ve burada altın çıkması
-Sık depremlerin yaşanması
Bu saydığımız küçük kıyamet alametlerin çoğunluğu insanoğlunun iradesi dahilinde ve onun davranışlarıyla doğrudan ilgilidir. Ancak büyük alametler tamamen insanoğlunun kontrolü dışında gerçekleşecek olan 10 işaretten oluşur.
Büyük Kıyamet Alametleri;
1. Tüm dünyayı yoğun bir duman kaplayacak ve yeryüzünü 40 gün sonunda terk edecek
2. Güneş batıdan doğacak
3. Arap yarımadasında yer çöküntüsü olacak
4. Hicaz bölgesinden büyük bir ateş yükselecek
5. Sağ gözü kör olan bir deccal Müslümanlar arasına fitne sokacak. 40 gün sonunda diğer bir kıyamet alameti olan Hz. İsa'nın yeryüzüne inmesiyle O'nun tarafından öldürülecek.
6. Hz. İsa yeryüzüne inerek önce Deccal'i öldürecek, Hristiyanları İslam'a çağıracak ve ardından ölecek
7. Dabbetü'l -arz denilen hayvansı bir yaratık ortaya çıkaraj Hz. Musa'nın asasıyla mümünlerin yüzünü aydınlatırken Hz. Süleyman'ın mührü ile de günahkarların burnunu kıracak
8. Ye'cüc ve Me'cüc yeryüzüne gelerek insanlar arasında bozgunculuk yapacak
9.Doğuda ve batıda yer çöküntüsü gerçekleşecek
10. İsrafil sura üfleyecek ve İsrafil'in suru üflemesiyle kıyamet kopacak
A Vitamini İçeren Yiyecekler Hangileridir?
Vücut sağlığı için vitaminler olmazsa olmazlardandır. Doğru bir beslenme için gerekli vitaminler yeterli miktarlarda tüketilmelidir. A vitamini de bunlardan biridir. Faydaları saymakla bitmeyen A vitamini en çok gözlerimiz için faydalıdır. A vitamini eksikliği çok sık görülen bir problem olmasa da böyle bir durum körlüğe kadar giden ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. A vitamini eksikliği ayrıca akne, egzama gibi cilt problemlerine de yol açabilir.
Bunun dışında A vitamininin faydaları şöyledir;
-Böbrek ve akciğer enfeksiyonlarına karşı korur
-Mükemmel bir antioksidandır. Hücreleri yenileyerek cildi gençleştirir ve kansere karşı koruyucu bir etkisi vardır
Peki A vitamini hangi besinlerde bulunur?
En önemli A vitamini kaynaklarının başında balık ve balık yağı vardır.
Görevi A vitamini depolamak olan karaciğer de iyi bir A vitamini kaynağıdır.
A vitamini kaynağı sebzeler;
Brokoli, patates, kabak, ıspanak.
A vitamini sarı ve turuncu renkteki havuç, portakal, kavun, şeftali gibi meyvelerde vardır.
Bunun dışında A vitamininin faydaları şöyledir;
-Böbrek ve akciğer enfeksiyonlarına karşı korur
-Mükemmel bir antioksidandır. Hücreleri yenileyerek cildi gençleştirir ve kansere karşı koruyucu bir etkisi vardır
Peki A vitamini hangi besinlerde bulunur?
En önemli A vitamini kaynaklarının başında balık ve balık yağı vardır.
Görevi A vitamini depolamak olan karaciğer de iyi bir A vitamini kaynağıdır.
A vitamini kaynağı sebzeler;
Brokoli, patates, kabak, ıspanak.
A vitamini sarı ve turuncu renkteki havuç, portakal, kavun, şeftali gibi meyvelerde vardır.
8 Mart 2017 Çarşamba
Günlük Alınması Gereken Protein Miktarı Nedir?
Protein, vücudumuzun sağlığı için oldukça önemli bir yere sahiptir. Zira hücrelerin yenilenmesi için protein önemli bir göreve sahiptir. Vücudumuz kendi kendine protein üretemez ve bu nedenle her gün belli miktarlarda düzenli olarak protein tüketmeli ve böylece hücrelerimizin yenilenmesini sağlayarak sağlığımızı korumalıyız. Sağlığımızı korumanın yanında gerekli olan enerjinin bir miktarını da sağlamış oluruz.
Özellikle çocukların gerekli olan enerji açısından düzenli bir şekilde protein tüketmesi gerekmektedir. Zaten bebekler doğdukları andan itibaren protein almaya başlarlar. Çünkü anne sütü iyi bir protein kaynağıdır. Ancak protein tüketilirken dikkat edilmesi gereken noktalardan biri günlük tüketim oranını aşmamaktır. Her şeyde olduğu gibi protein tüketiminin fazlası da özellikle yetişkinlerde kolesterol ve kalp konusunda zararlı olabilir.
Protein kaynakları hayvansal ve bitkisel olmak üzere iki ana grupta yer alır.
Hayvansal protein kaynakları kırmızı et, beyaz et, süt ve yumurta olarak özetlenebilir.
Bitkisel protein ise baklagiller, tahıllar, fasulye, fındık, fıstık ve badem gibi gıdalarda bulunur.
Peki günlük protein tüketim miktarı ne kadar olmalıdır? Bu durum kişilerin yaşına, cinsiyetine, boy ve kilosuna göre farklılık gösterebilmektedir. Ortalama değerler ile günlük protein tüketim miktarı şu oranlarda olmalıdır;
-Kadınlar 50-60 gram
-Erkekler 60-70 gram
-4-6 yaş arası çocuklar 20-25 gram
-7-10 yaş arası çocuklar 25-30 gram
-emziren anneler 100 gram
-hamileler 70-80 gram
Günlük protein alımı dışında karbonhidrat, kalsiyum gibi faktörler de yeterli miktarlarda alınmalıdır.
Özellikle çocukların gerekli olan enerji açısından düzenli bir şekilde protein tüketmesi gerekmektedir. Zaten bebekler doğdukları andan itibaren protein almaya başlarlar. Çünkü anne sütü iyi bir protein kaynağıdır. Ancak protein tüketilirken dikkat edilmesi gereken noktalardan biri günlük tüketim oranını aşmamaktır. Her şeyde olduğu gibi protein tüketiminin fazlası da özellikle yetişkinlerde kolesterol ve kalp konusunda zararlı olabilir.
Protein kaynakları hayvansal ve bitkisel olmak üzere iki ana grupta yer alır.
Hayvansal protein kaynakları kırmızı et, beyaz et, süt ve yumurta olarak özetlenebilir.
Bitkisel protein ise baklagiller, tahıllar, fasulye, fındık, fıstık ve badem gibi gıdalarda bulunur.
Peki günlük protein tüketim miktarı ne kadar olmalıdır? Bu durum kişilerin yaşına, cinsiyetine, boy ve kilosuna göre farklılık gösterebilmektedir. Ortalama değerler ile günlük protein tüketim miktarı şu oranlarda olmalıdır;
-Kadınlar 50-60 gram
-Erkekler 60-70 gram
-4-6 yaş arası çocuklar 20-25 gram
-7-10 yaş arası çocuklar 25-30 gram
-emziren anneler 100 gram
-hamileler 70-80 gram
Günlük protein alımı dışında karbonhidrat, kalsiyum gibi faktörler de yeterli miktarlarda alınmalıdır.
2 Mart 2017 Perşembe
Altınotunun Sağlığa Yararları
Altınotu ülkemizde pek bilinmeyen oldukça faydalı bir bitkidir. Sarı sarı, top top, ilk bakışta üzümü andıran bu bitki çay gibi demlenip günde iki üç kez tüketilebilir. Aktarlarda ya da marketler de sallama çay gibi hazır olarak satılmaktadır.
Böbrek taşı gibi vücuda oldukça ağrı ve sıkıntı veren rahatsızlığı ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Düzenli olarak tüketilirse böbrek taşlarını eritmeye yardımcı olur.
İdrar yolları rahatsızlıklarına iyi gelir, idrar söktürücü bir etkisi vardır. İdrar yolu ve mesane iltihabını gidermeye yardımcı bir etkisi vardır.
Romatizmal rahatsızlıklarda etkilidir. Eklem ağrılarını giderir ve eklemleri rahatlatır.
Zayıflamak, kilo vermek isteyenlerin de amacına hizmet edebilecek bir bitkidir. Zira altınotu bitki çayı kişiye tokluk hissi vererek çok yemeyi engeller ve böylece ideal kiloya ulaşmaya yardım eder.
Varis ve egzama şikayetlerinde kullanılabilir. Cilt üzerine uygulandığında yara iyileştirici bir etkisi vardır.
Altınotu doğal bir antibiyotik ve antiseptik özellik taşır.
Böbrek taşı gibi vücuda oldukça ağrı ve sıkıntı veren rahatsızlığı ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Düzenli olarak tüketilirse böbrek taşlarını eritmeye yardımcı olur.
İdrar yolları rahatsızlıklarına iyi gelir, idrar söktürücü bir etkisi vardır. İdrar yolu ve mesane iltihabını gidermeye yardımcı bir etkisi vardır.
Romatizmal rahatsızlıklarda etkilidir. Eklem ağrılarını giderir ve eklemleri rahatlatır.
Zayıflamak, kilo vermek isteyenlerin de amacına hizmet edebilecek bir bitkidir. Zira altınotu bitki çayı kişiye tokluk hissi vererek çok yemeyi engeller ve böylece ideal kiloya ulaşmaya yardım eder.
Varis ve egzama şikayetlerinde kullanılabilir. Cilt üzerine uygulandığında yara iyileştirici bir etkisi vardır.
Altınotu doğal bir antibiyotik ve antiseptik özellik taşır.
Andızotunun Sağlığa Yararları
Sarı rengi, ince yaprakları ve keskin kokusuyla andızotu bir süs bitkisi görünümünün yanı sıra sağlık için de oldukça faydalı bir bitkidir.
Nezle denilince ilk çare olarak düşünülen adaçayı gibi andızotu da nezle ve grip gibi hastalıkların ortaya çıkardığı sıkıntılardan kurtulmaya yardımcı olur. Çay gibi demlenip içildiğinde öksürüğe iyi gelir ve göğsü yumuşatır. Nezle ve grip hastalığında en iyi iyileşme yöntemlerinden biri vücuttan yeteri kadar ter atmaktır. Andızotu vücudun terlemesine ve toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.
Mide bulantısı şikayeti olanlar andızotunu demleyip içerse midelerinin rahatladığını hissedebilirler. Hatta ülseri olanlar da bu bitki çayını tüketebilirler.
Çalışma hayatı yoğun olanlar ya da gün içinde kendini yorgun hissedenler için de ideal bir bitki çayı olabilir. Zira andızotu çayı vücudu zinde tutar, enerji verir.
Tarihte, modern tıptan önce bir çok rahatsızlık bitkiler yoluyla tedavi edilirdi. Alternatif tıbbın mucizelerinden biri olan andızotu tarihte verem gibi ciddi bir hastalığa karşı da kullanılmaktaydı.
Nezle ve grip dışında astım bronşit gibi rahatsızlıklar için de idealdir. Nefesi rahatlatır.
Andızotu sadece bitki çayı olarak kullanılmaz. Bu bitki yara iyileştirici bir özelliğe de sahiptir. Cilde uygulandığında egzama rahatsızlığına iyi gelir, yaraları da hızla iyileştirir.
Her bitki çayı gibi andızotunun tüketiminde de aşırıya kaçılmamalıdır. Aksi takdirde mide bulantısı, ishal gibi şikayetlere yol açarak faydadan çok zarar getirir.
Nezle denilince ilk çare olarak düşünülen adaçayı gibi andızotu da nezle ve grip gibi hastalıkların ortaya çıkardığı sıkıntılardan kurtulmaya yardımcı olur. Çay gibi demlenip içildiğinde öksürüğe iyi gelir ve göğsü yumuşatır. Nezle ve grip hastalığında en iyi iyileşme yöntemlerinden biri vücuttan yeteri kadar ter atmaktır. Andızotu vücudun terlemesine ve toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.
Mide bulantısı şikayeti olanlar andızotunu demleyip içerse midelerinin rahatladığını hissedebilirler. Hatta ülseri olanlar da bu bitki çayını tüketebilirler.
Çalışma hayatı yoğun olanlar ya da gün içinde kendini yorgun hissedenler için de ideal bir bitki çayı olabilir. Zira andızotu çayı vücudu zinde tutar, enerji verir.
Tarihte, modern tıptan önce bir çok rahatsızlık bitkiler yoluyla tedavi edilirdi. Alternatif tıbbın mucizelerinden biri olan andızotu tarihte verem gibi ciddi bir hastalığa karşı da kullanılmaktaydı.
Nezle ve grip dışında astım bronşit gibi rahatsızlıklar için de idealdir. Nefesi rahatlatır.
Andızotu sadece bitki çayı olarak kullanılmaz. Bu bitki yara iyileştirici bir özelliğe de sahiptir. Cilde uygulandığında egzama rahatsızlığına iyi gelir, yaraları da hızla iyileştirir.
Her bitki çayı gibi andızotunun tüketiminde de aşırıya kaçılmamalıdır. Aksi takdirde mide bulantısı, ishal gibi şikayetlere yol açarak faydadan çok zarar getirir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)